KLİNİK AROMATERAPİ

Hastanelerde yatan hastaların semptomlarını değerlendirip yönetmek hemşirelerin en
önemli sorumluluklarından biridir. Bu semptomların başında ağrı, mide problemleri ve
anksiyete geliyor. Özellikle bazı ilaçlara veya tedavilere bağlı yaşanan PONV (ameliyat sonrası
bulantı), her yıl milyonlarca kişinin yaşadığı bir problemdir. Anksiyete ise yatarak tedavi
gören farklı hasta gruplarının çoğunda yaygın görülür. Ağrı, PONV ve anksiyetenin önlenmesi
amacıyla uzun zamandır kullanılan farmakolojik yöntemler, hem olumsuz yan etkiler içerir
hem de çoğu zaman ilaç kullanımı ve hastanede yatış gerektirir. Ayrıca bu ilaçların içerisinde
bulunan bir madde olan ‘’opioid’’ nedeniyle ‘’opioid bağımlılığı’’ adı verilen kavram giderek
büyüyen bir problemdir. Kimi zaman farmakolojik tedaviye rağmen hastalar ağrı çekmeye
devam ediyor. Sağlık Hizmetleri Kuruluşlarının Akreditasyonu Ortak Komisyonu (JCAHO),
2015’ten beri standart ağrı bakımına ek olarak farmakolojik olmayan stratejilerle
desteklenmesini vurguluyor. Bu yöntemlerden aromaterapinin kullanımı, etkileriyle umut
verici bir destekleyici olduğunu gösteriyor.
Klinik aromaterapi, klinik ortamda aromatik bitkilerden elde edilen uçucu yağların kontrollü
olarak kullanılmasıdır. Böylece hastaların hastanede bulundukları süre boyunca genel
refahlarını destekler ve var olan semptomların iyileştirmesine doğal bir yoldan destek olur.
Amerika’da kâr amacı gütmeyen bir sağlık kuruluşu olan Allina Health, bünyesindeki
hemşireler için bir aromaterapi programı oluşturarak aromaterapiyi bütünsel hemşirelik
bakımının bir parçası haline getirdi. Aynı zamanda hastane ortamında yatarak tedavi gören
hastalara çok sayıda hemşire aromaterapi uyguladığında bunun ağrı, PONV ve anksiyete gibi
semptomları üzerindeki etkilerini araştırmaya başladılar. Çalışmanın katılımcıları Allina
Health’ bağlı hastane ve kliniklerde yatarak tedavi gören 18 yaşın üstündeki hastalardan
oluşuyordu. Aromaterapide zencefil, lavanta, mandalina ve tatlı mercanköşk uçucu yağları ve
bunların çeşitli kombinasyonları kullanıldı. Hem inhalasyon (soluma) hem de topikal (masaj)
uygulamalarını içeren geniş çaplı bir çalışma gerçekleştirildi. Katılımcıların aldığı seans sayısı
hastanede yatış sürelerine göre değişkenlik gösterdi.
Araştırmanın sonuçları aromaterapinin farmakolojik yöntemlere ek olarak kullanıldığında
birçok semptomu iyileştirmede oldukça etkili bir tedavi olduğunu gösterdi. Aromaterapi
aldıktan sonra hastaların ağrı, bulantı ve kaygı skorlarında istatistiksel olarak anlamlı bir
düşüş gözlemlendi. Aromaterapinin hem ağrı yönetiminde hem ameliyat sonrası bulantıda
hem de anksiyete semptomları üzerindeki etkinliğini kanıtlayan bu çalışma hemşirelik bakımı
için etkili bir yardımcıydı. Özetle terapötik bir modalite olan aromaterapi, bütünsel
hemşireliğin bir parçası olarak farklı hasta demografilerinde etkinlik gösterebilen çok yönlü
ve geniş bir şifa sağlıyordu.


KAYNAK
The effectiveness of nurse-delivered aromatherapy in an acute care setting, Complementary
therapies in Medicine, 2016