UÇUCU YAĞLAR SİNİR SİSTEMİNİZİ ETKİLİYOR- AMA NASIL?
Esansiyel yağların salgılanması aromatik bitkilerin savunma mekanizmaların verdiği bir
tepkinin sonucudur. Esansiyel yağların kimyasal bileşimi bitkinin aromatik kısmının koşulları,
coğrafi konumu, ekstraksiyon yöntemi ve süresi gibi birçok faktöre bağlı olarak önemli ölçüde
değişebilir.
Çok sayıda araştırma bu yağların antidepresan etkisi, dikkat ve bilişsellik geliştirme, hafıza
iyileştirme gibi zihinsel sağlık üzerindeki etkilerini doğrulamıştır. ‘’Uçucu yağların sinir
sistemini etkiler.’’ Gibi önermeleri bu blog dahil birçok yerde okumuş olabilirsiniz. Çoğu
zaman bu etkinin nasıl işlediği tam olarak anlaşılamadığından havada kalabilir. Akademik
yayınlarda ise iç içe geçmiş sayısız bilimsel terim üzerinden açıklanır. Vücudumuz,
sistemlerimiz hatta her bir hücremiz oldukça karmaşıktır. Bütün organlarımız, hormonlarımız,
reseptörlerimiz, salgıladığımız kimyasallar… birbirileriyle uyum ve etkileşim içerisinde çalışır.
Bu yüzden bir esansiyel yağın da bu yollardan geçmesi iç içe geçen karmaşık bir süreçtir.
Bugün, bir uçucu yağı soluduktan sonra başına neler geldiğini olabildiğince sadeleştirerek ve
zincirin tüm halkalarını açıklamaya çalışarak anlatacağım. (Daha detaylı bilgi için kaynakları
inceleyebilirsiniz.)
Memeli canlılarda HPA ekseni (hipotalamik-pitüiter-adrenal eksen) yani beynin hipotalamus
bölgesi; vagus siniri ve merkezi sinir sisteminin strese tepkisinden sorumludur. ACTH
hormonu strese karşı vücudun ürettiği bir hormondur. Stres etkenleri karşısında bu
hormonun salgılanması ayrıca insanlarda kortizol (glukokortikoidler) salınımı da tetikler.
Salgılanan kortizoller bazı hormonlarla beraber (vagus siniri tarafından salgılanan asetilkolin)
belirli hücresel olaylardan sonra iltihapla savaşan (anti-inflamatuar) etkiler gösterir. Ayrıca
travmatik bir olay sonucu ortaya çıkan akut stres gibi durumlarda kortizol, seratonin geri
alımını arttırır. Seratonin duygu durumumuzu etkiler ve iyi hissetmemizi sağlar. Normal
şartlarda sinirsel iletim sırasında salınır ve sonra hücre tarafından geri emilir. Seratonin ve
diğer nörotransmitterler beyinde doğal olarak üretilirken psikiyatrik bozukluklarda bu miktar
oldukça azalır ve duygu durumumuz bundan olumsuz olarak etkilenir. Antidepresanların
çalışma ilkesi temel olarak bu nörotransmitterlerin geri emilimini önlemektir. Bu sayede
seratonin ve diğerleri hücre dışında kalmaya devam eder. Beyin tarafından doğal olarak
üretimin az olduğu süreçte geri emilimin önlenmesi kişinin iyi hissetmesini sağlar. İşte
kortizollar da bu noktada aynı antidepresanlar gibi davranıyor.
Merkezi sinir sistemi sempatik ve parasempatik sinirlerden oluşur. Stres etkenlerinin aktive
ettiği bir diğer eleman sempatik sinir sisteminin tepkisidir. Bu tepki sonucu sırasıyla adrenalin
ve nöradrenalin salgılanır. Adrenalin bir hormondur ve doğrudan damarlara yani kan akışına
salgılanarak belli sinyallerin yapılmasını sağlar. Nöradrenalin ise bir nörotransmitterdir ve
kana karışmaz, sinyalleme görevini nöronlar aracılığıyla yapar. Hem adrenalin hem de
nöradrenalin sitokin salınımını aktive eder. Sitokinler hücrelerin birbiriyle iletişiminden
sorumlu proteinlerdir. Bu sitokinler vagus sinirini (vagus siniri duygudurum ile ilgili bilgileri
beyne aktarır) uyararak veya aktif moleküller aracılığıyla beyne ulaşıp kan-beyin bariyerini
geçerek etkilerini gösterebilir. Bu etki, düzensizliği depresyonla ilişkili olan bazı
nörotransmittlerin (serotonin, dopamin) metabolizmasını değiştirir. Bu nedenle, sitokinin
aktivasyonu depresyon ile sonuçlanabilen duygusal ve davranışsal değişikliklere yol açar.
Esansiyel yağlar merkezi sinir sisteminin strese karşı bazı yanıtlar vermesini tetikler. Örneğin,
sakinleştirici etkiye sahip uçucu yağlar kortizol salınımını düzenler ve yukarı anlatıldığı gibi
HPA eksenini etkiler.
Son yıllarda esansiyel yağların farmakolojisini inceleyen deneylerin artışı, etki
mekanizmalarında çok çeşitli sinirsel yollar olduğunu ortaya çıkardı. Bu yağların solunmasının
kortizol seviyelerinde ve beyin dalgalarında değişikliğe sebep olduğu gözlemlendi. Bu
değişikliklerin biyolojik yorumunu yukarıda tartıştık. Bireysel yorumunu ise katılımcılar
gevşeme, memnuniyet ve zindelik olarak yapıyorlar. Ayrıca bu çalışmanın araştırmacılarına
göre esansiyel yağlar, sentetik ilaçların aksine yan etki yaratmadan sinir sistemine etki
ediyorlar. Bu durum esansiyel yağların depresyon, anksiyete, bunama gibi mental
hastalıkların tedavisi için potansiyel bir alternatif olduğunu gösteriyor. Fakat yine de uçucu
yağların sinerjik etkilerinden dolayı esansiyel yağ tabanlı ilaçların geliştirilmesi için daha fazla
klinik araştırma yapılması gerektiğini söylüyorlar.
KAYNAK
https://evrimagaci.org/antidepresanlarin-calisma-mekanizmasi-3719
https://evrimagaci.org/adrenalin-epinefrin-ve-noradrenalin-norepinefrin-nedir-aralarindanasil-
bir-iliski-vardir-3844
Effects of essential oils on central nervous system: Focus on mental health, Lorena R.
Lizarraga-Valderrama, 2020
Uçucu Yağlarımızı İncelemek İçin Tıklayın