Hemşirelikte Aromaterapi Ve Klinik Araştırmalar
Bugüne kadar aromaterapinin kanıtlanan klinik etkilerini ve bu yolun nasıl izlendiğini birçok
blog yazımızda tartıştık. Pek çok kez de aromaterapinin bazı ülkelerin hemşirelik
uygulamalarının yasal bir parçası haline geldiğine değindik. Bu konudaki protokolleri en
eskiye uzanan ülke Amerika olduğu için bugün Amerika üzerinden aromaterapinin hemşirelik
uygulamalarını tartışacağız.
Tüm dünyada kabul gören kaynakların tanımlarına bakacak olursak, Oxford Dictionary of
English (revize 2. baskı) aromaterapiyi '’aromatik bitki özlerinin ve uçucu yağların şifa ve
kozmetik amaçlı kullanımı'’ olarak tanımlar. Cochrane Collaboration yorumcuları
(Thorgrimsen ve diğerleri, 2003) aromaterapiyi '’kokulu bitkilerden saf uçucu yağların
kullanımı’’ olarak tanımlar ayrıca ‘’sağlık sorunlarını gidermeye ve genel olarak yaşam
kalitesini iyileştirmeye yardımcı olur’’ diye ekler .Uluslararası Profesyonel Aromaterapistler
Federasyonu (IFPA)’nın tanımı ‘’ aromaterapi, hastalıkları tedavi etmek ve sağlığın
korunmasına yardımcı olmak için uçucu yağlar olarak bilinen uçucu aromatik bitki özlerinin
kullanılmasıdır’’ şeklindedir.
Aromaterapi uygulamalarının neleri kapsadığı tam anlamıyla bilinemeyebiliyor ve güvenilir
kaynakların hiçbirinde masajdan bahsedilmemesine rağmen, aromaterapinin masajdan
ibaret olduğu zannediliyor. Ortalama bir hastanede hastalık ve tedavi çeşitliliği oldukça
fazladır. Fakat aromaterapi uygulamalarıyla ilgili bu yanılgı yalnızca rahatlama/gevşeme
gerektiren tedavilere masaj uygulamasının dahil edilebileceği yönünde. Oysa aromaterapi
inhalasyonunun birçok hastalığın tedavisini desteklediği klinik çalışmalarla ortaya
koyulmuştur.
Tüm bunlara rağmen masaj, zaman kısıtlamaları nedeniyle hemşireler tarafından en az tercih
edilen yöntem olmalıyken istatistikler hemşirelerin de aromaterapiyi çoğunlukla masajda
kullandığı yönünde. Bunun sebebi hemşirelerin tercihi mi yoksa aromaterapi eğitimini
yöneten kuruluşların masajı vurgulaması mı tartışılır. Bu sorunun cevabı için geçmişe doğru
gidersek karşımıza 1950’lerde aromaterapinin yeniden doğuşu için çok önemli olan bir figür
çıkar: Marguerite Maury. Maury hemşire olarak çalışmasına rağmen aromaterapiyi
Fransa'dan İngiltere’ye getirdiğinde esas olarak güzellik terapistlerine öğretmenlik yaptı. Bu
nedenle, aromaterapi güzellik endüstrisinde "büyüdü". Bundan dolayı aromaterapinin
özünde masajla bağlantılı hale geldiği ve günümüze kadar çoğunluk tarafından böyle bilindiği
söylenir.
Bu yanılgıları aşmak ve aromaterapinin çeşitli semptomlarda nasıl uygulanabildiğini
göstermek için Amerika’da on bir farklı hastanenin katıldığı bir çalışma düzenlendi. (Bu
hastaneleri kaynaklar kısmında görebilirsiniz.) Bu araştırmaya katılan tüm hemşireler
Amerikan Bütünsel Hemşireler Derneği (AHNA) tarafından onaylanan klinik aromaterapide
bir sertifika kursunu tamamlamıştı. Aromaterapi tedavisinin uygulanacağı hastalıklar alt
gruplara ayrıldı (yaralar, bulantı, demans, flebotomi ve yaşam sonu ajitasyon) ve hemşireler
arasında paylaştırılarak klinik çalışmalar yapıldı. Elde edilen sonuçlar şu şekildeydi:
Yaralar
Birden fazla yarası olan son dönem böbrek hastaları ve diyabetik hastalarla çalışıldı. Bu
hastalarda standart (konvansiyonel) tedavi, ya enfeksiyonun ya da basınç bölgesi yaralarının
artan şiddetini kontrol etmede başarısız olmuştu. Aromaterapinin başlamasından önce ve
sonra standart yara fotoğrafları çekildi ve bu fotoğraflar bağımsızca değerlendirildi. Yara
bakımı konusunda uzman klinik hemşireler, aleo vera jelde belirli oranda seyreltilmiş çay
ağacı yağını doğrudan yaralar üzerinde kullandı. Bir ay sonunda yaralar sorumlu hekim
tarafından değerlendirildi. Çay ağacı karışımı yaraların boyutunu küçültmede çok etkili oldu.
Mide bulantısı
Ameliyat/anestezi sonrası mide bulantısı ve kusma çoğu hasta için zor ve stresli bir süreçtir.
100 hastaya ameliyata girmeden hemen önce bir anestezist tarafından üzüm çekirdeği
yağında belirli bir oranda seyreltilmiş zencefil uçucu yağı topikal olarak (burun altı) uygulandı.
Hazırlanan solüsyon aynı zamanda her iki el bileğinin nabız noktalarına da uygulandı ve
anesteziden uyandıklarında mide bulantısı olması durumunda hasta bileklerini koklaması için
teşvik edildi. Çalışma, hastaların% 80'inin ameliyat sonrası mide bulantısı/kusma
yaşamadığını gösterdi. Bu oran o kadar cesaret vericiydi ki, hastalara artık bu hastanede
ameliyattan önce aromaterapi öneriliyor. (Banner Desert Medical Center, Mesa, Arizona)
Demansta ajitasyon
‘’Demans tek bir hastalık ismi olmayıp, bellek ve benzeri zihinsel yeteneklerin bozukluğu ile
giden hastalıkların hepsine verilen genel isimdir. Bu hastalıkların hepsi beyinde birtakım
değişikliklere neden olarak hastalıklara ait özgü bulguları ortaya çıkarır. Alzheimer hastalığı
tüm demansların %60’ından fazlasını oluşturur.’’ Ajitasyon ise kişinin saldırgan ve huzursuz
tutumlarıdır. Çalışmada, demanslı hastalarda sıkça görülen bu tutum görsel bir analog ile
ölçeklendirildi. Bir hafta boyunca günün belirli saatlerinde lavanta uçucu yağı ile aromaterapi
seansları yapıldı ve tüm süreç aynı bakıcılar tarafından izlendi. Ajitasyon, agresif ve huzursuz
fiziksel hareketlerde ciddi bir azalma gözlemlendi.
Flebotomi
Flebotomi, kalp yetmezliği veya akciğer ödemi gibi hastalıkların tedavisinde kan dolaşımına
yük olan fazla kanın alınması amacıyla uygulanan bir işlemdir. Damar erişilebilirliği bu
uygulamada oldukça önemlidir ve zaman zaman hem çalışanları hem de hastaları zorlayabilir.
Kan alımından önce hastalara tatlı badem yağında seyreltilmiş karabiber uçucu yağı
kullanıldı. Bu tedavi dozaj arttırılarak üç defa uygulandı. En az miktarda uygulanan ilk
denemede görünür veya palpe edilebilir (tıpta elle yoklama manasına gelen terim) damar
yoktu. İkincisinde damarlar göründü ancak palpe edilebilir değildi. En yüksek miktarda
uygulanan üçüncü uygulamada ise damarlar görünür ve palpe edilebilirdi. Aromaterapi,
uygulanan bölgelerde damar erişilebilirliğini arttırarak hastalara kolaylık sağladı ve
uzmanların iş yükünü azalttı.
Bu araştırmalar ve çok daha fazlası yapıldı hatta birçok hastanede kullanılan yöntemler
uygulanmaya devam etti. Bu sonuçlar aromaterapinin rahatlama masajından çok daha
kapsamlı olduğunu gösteriyor. Uçucu yağlar sadece stres için değil birçok klinik semptom için
etkilidir. Amerika, şaşırtıcı olmayan bir şekilde aromaterapiyi tüm eyaletlerde hemşirelik
prosedürlerini yasal bir parçası olarak kabul ediyor. Fakat bu çalışmanın amacı bunu
tümleyenlerine de yansıtabilmektir. Araştırmanın yazarı yayınını hemşirelere aromaterapi
eğitimini yeniden değerlendirmelerini önererek bitiriyor. Başlığı ise bu tavsiyeden çok daha
çarpıcı: Hemşirelik, aromaterapiyi daha fazla mı ciddiye almalı?
KAYNAK
Literature review: should nursing take aromatherapy more seriously?, British Journal of
Nursing
https://ifparoma.org/resources-media/information-on-aromatherapy/
https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/demans/#genel-tanitim (demans tanım)
https://www.kariyer.net/pozisyonlar/flebotomi+uzmani/nedir (flebotomi tanım)
Araştırmaya katılan hastaneler:
• Obici Hospital, Suffolk,Virginia
• St Clare’s Hospital, Baraboo,Wisconsin
• Valley Hospital, Ridgewood, New Jersey
• Heather Hill Hospital, Chardon, Ohio
• Banner Desert Medical Center, Mesa, Arizona
• Aurora Medical Center, Milwaukee,Wisconsin
• Harris Methodist Medical Center, Fort Worth,Texas
• Beth Israel Medical Center, New York, New York
• Scranton Medical Center, Scranton, Pennsylvania
• Mont Marie Health Center, Holyoke, Massachusetts
• Ridgewood Healthcare Facility, Cromwell, Connecticut.