İçeriğe geç

Sepet

Sepetiniz boş

Makale: Koku Bilimi: Aromakoloji

Koku Bilimi: Aromakoloji

Koku Bilimi: Aromakoloji

Aromaterapi, aromatik bitkilerden elde edilen uçucu yağların fiziksel ve psikolojik sağlık için
kullanılmasıdır. Aromaterapi, koku alma duyusu sayesinde işler. Bu yüzden ‘’koku bilimi’’
aromaterapiyi daha iyi kavrama adına önemlidir. Kokuların insanlar üzerindeki etkilerini
inceleyen bilim dalına aromakoloji denir. Aromakolojinin amacı aromatik kimyasalların
solunmasının ruh halini, fizyolojiyi ve davranışı etkileyip etkilemediğini belirlemektir. Aslında
aromakoloji ile aromaterapi birbiriyle iç içe geçmiş iki sistemdir.
Birçok bitkinin tedavi edici özelliklere sahip olduğu bilimsel bulgulara dayandırılarak
doğrulanmıştır. Bazı bitkilerin iyileştirici etkileri günlük hayatta kullandığımız ilaçların
hammaddesi bile oldu. Örneğin, aspirinin aktif bileşeni olan ‘’asetil salisilik asit’’in kullanımı,
söğüt kabuğunun ağrı, iltihap ve ateşi hafiflettiğinin keşfedilmesinden ortaya çıktı.
Aromakolojide en çok üzerinde durulan olgu, kokuların ruh hali, davranış ve fizyolojinin
çeşitli yönleri üzerindeki etkilerinin nasıl ve neden ürettiğidir. Kokuların bu tip etkilerini
açıklayan iki temel mekanizma vardır: farmakolojik hipotez ve psikolojik hipotez.
Farmakolojik hipotez, kokunun neden olduğu etkilerin, sinir sistemi veya endokrin sistem
(hormonlar) ile etkileşiminden kaynaklandığını söyler. Uçucu bir bileşiğin farmakolojik etki
gösterebilmesi için burun veya akciğer mukozası yoluyla kan dolaşımına girmesi veya
doğrudan beynin limbik sistemine yayılması gerekir. Bu yollarla alınan bileşenlerin seviyesi,
yutma veya enjeksiyon gibi tipik farmakoloji yöntemlerine kıyasla daha düşük olsa da kan
dolaşımına dahil olup etki gösterdikleri gözlemlenmiştir. Bu etkinin süresi ise ortalama yirmi
dakika olarak belirlenmiştir. Bu süre kimyasal olarak aktif maddelerin kan yoluyla dolaşımı ve
ardından kan-beyin bariyerini geçmesi için gereken süredir. Aromatik bileşenlerle seans
yapıldığı düşünüldüğünde bu oldukça hızlı bir tepki süresidir.
Farmakolojik hipotezin kafa karıştırıcı kısmı aynı kokuyu veren ama kimyasal olarak farklı olan
moleküllerin aynı etkiyi yaratıp yaratmayacağıdır. Bununla beraber, bazı çalışmalarda aynı
kokuların birçok farklı varyantının kullanılıp benzer sonuçlar doğurmasının önemli olanın
molekülün kimyasal yapısı değil, kokunun psikolojik algısı olduğunu göstermektedir. Öte
yandan bu durumla çelişen bir molekül düzeni de vardır: kiralite! Kiralite, bir molekülün ayna
görüntülerinin var olduğunu ifade eder.

Kiral moleküllerin biri (+) öteki (-) olarak ifade edilir. Bu kiral moleküllerin farklı yönelimleri,
dahil olacakları sistemin reseptörlerine farklı şekilde bağlanacakları anlamına geldiğinden
sonuçları etkileyecektir. Koku alma reseptörleri özellikle molekül şekline uygun etkileşimlere
yöneliktir, bu yüzden koku moleküllerinin kiral formları birbirinden farklı kokar. Örneğin
kavron molekülünün (-) formu kimyon gibi kokarken (+) formu nane gibi kokar.
Psikolojik hipotez ise bu tip bir çelişki içermez. Kokuların sebep olduğu etkileri duygusal
öğrenme, bilinçli algılama ve inanç ya da beklenti yoluyla ortaya koyduğunu söyler. Temelde
kokulara verilen tepkileri duygusal deneyimlerle ilişkilendirir. Bu hipotezi destekleyen çok
sayıda bilimsel çalışma mevcuttur. Araştırmalar, hoş ve nahoş kokuların ortaya çıkardığı
duyguların, beklendiği gibi duygunun fizyolojik ilişkilerini etkilediği de gösterilmiştir.
Kokuların ilişkilendirilebilir ve duygusal olarak çağrıştırıcı olması, limbik sistemin sinir
anatomisiyle tutarlıdır. Koku ileten sinirler, duygusal bellekle doğrudan bağlantılıdır. Bir
duyguya belirli ipuçlarının koşullandırılması amigdalanın aracılığı ile gerçekleşir. Koku alma
işlemi beynin orbitofrontal korteksinin sınırlarındadır ve bu bölge ile amigdalanın uyarıcı
ilişkilerin öğrenilmesinde önemli bir rolü olduğu gösterilmiştir.
Çok sayıda araştırma, ruh halinin davranışların üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu ortaya
koyar. Genel anlamda olumlu ruh hali, üretkenlik ve bir başkasına yardım etme eğilimi ile
bağlantılıyken olumsuz ruh hali toplum yanlısı davranışları azaltır. Örneğin 1997’de Baron
adında bir araştırmacı, bir alışveriş merkezinde hoş ortam kokularına (kurabiye pişirme,
kahve kavurma) maruz kalan insanlar, koku manipülasyonuna maruz kalmayanlara göre daha
çok bir yabancıya yardım etme eğiliminde olduklarını gösterdi. Aynı araştırmacı daha önce
hoş bir ortam kokusu varlığında çalışan katılımcıların daha verimli çalıştıklarını ve daha
yüksek hedefler belirlediklerini de gözlemlemişti. 1983’te ise Rotton, kötü kokunun varlığının
katılımcıların hayal kırıklığına karşı toleranslarını düşürdüğünü bulmuştur.
Bir kokuyu kişisel olarak beğenme veya beğenmeme, meydana gelen ruh hali değişikliği ile
doğrudan ilgilidir. Yapılan bir çalışmada katılımcıların kendilerini hoş olarak seçtikleri
kokuların ruh halini iyileştirdiğini, anksiyeteyi ve ağrıyı azaltabildiğini, hoşlanmayan bir
kokunun ise ruh halini ve duygusal etkilerini kötüleştirdiğini bulmuşlardır. Bir başka çalışma,
belirli bir duygusal durumla ilişkilendirilen bir kokunun daha sonra duygusal olarak tutarlı bir
şekilde davranışı nasıl etkileyebileceğini doğrudan gösteriyordu. Örneğin, sinir bozucu bir
deneyimle uğraşırken yeni bir kokuya maruz kalan hem çocuklar hem de yetişkinler, daha
sonra bu kokuya yeniden maruz kaldıklarında ilgisiz bir görevi tamamlamak için daha az
motivasyon gösteriyorlardı.
Koku bilimi, en temelde bir duyguyla ilişkilendirilen yani çağrışımsal öğrenme yoluyla
duyumsanan kokuların üreteceği yanıtlara eşdeğer olan duygusal, davranışsal ve fizyolojik
tepkileri ortaya çıkaracağını söylüyor. Farmakolojik etkileri de düşünüldüğünde aslında hangi
kokuya maruz kaldığımız oldukça önemli. Bilinçli koku tercihlerimiz farkında olmadan ruh
halimizi ve fizyolojimizi etkiliyor. Rastgele bir maddeyi kendinize enjekte eder miydiniz? İşte
etrafımızda maruz kaldığımız kokuları da neredeyse kendimize enjekte ediyor sayılırız. Ruh
halinize iyi gelecek bazı semptomlarınızı iyileştirecek en önemlisi ‘’sizin’’ sevdiğiniz kokuları
bulunduğunuz odalara yerleştirmeye başlayarak enjektörü en öznel ve güçlü kokularla
doldurabilirsiniz!


KAYNAK
Aromatherapy Facts and Fictions: A Scientific Analysis of Olfactory Effects on Mood,
Physiology and Behavior, International Journal of Neuroscience

Read more

Klinik Aromaterapi

Klinik Aromaterapi

Hastanelerde yatan hastaların semptomlarını değerlendirip yönetmek hemşirelerin en önemli sorumluluklarından biridir. Bu semptomların başında ağrı, mide problemleri ve anksiyete geliyor. Özellikle ...

Daha fazlasını oku
Kolyenin İçinde Bir Sensör: Escent

Kolyenin İçinde Bir Sensör: Escent

Dünyanın her yerinde, günün herhangi bir anında stres bir insanın günlük hayatınıetkileyebilir. Ciddi anksiyete bozuklukları çoğu ülkede yüksek bir popülasyonu etkisi altınaalıyor ve çoğu insan bun...

Daha fazlasını oku